SON LİMAN PORTOFİNO

SON LİMAN

Seyahat etmek için sebepler bulup yola çıkmaya her an hazırım. İş, tarih, doğa, spor, gatronomi,.... ve tabii romantizm.

Seyahatin adını romantizm koyalım diyip düşünmeye başlayınca benim aklıma belli başlı bir kaç yer geliyor. Bu yazım da sizlere Vittorio Paltinieri nin insanı sıcacık saran melodisi ve dilinize nasıl dolandığını anlamadığınız ‘’I found my love in Portofino’’mısralarıyla başbaşa bulacağınız Portofino’yu anlatmak istiyorum.

İtalyanca ‘’Son Liman ‘’ anlamına gelen Portofino’ya gitmek için yaklaşık 5 km öncesinde bulunan Santa Margarita Ligure adında ki küçük kasabaya Nice’den hareket eden trenle kıvrıla kıvrıla dağlarından arasından, sahil yakınından tüm doğa ile kucaklaşarak geldik. Seyahat güzergahı böyle sarmalarsa kim bilir varış noktasında neler olabilir düşüncesiyle içimin kıpırtısı hiç bitmedi.

Konaklama için Santa Margherita’da seçtiğimiz hotel, buranında Portofino gibi ruhda yaşanılası bir yer olduğunu kulaklarımıza fısıldıyordu.

Sokak aralarında yapacağınız yürüyüş, sahilde yenilebilecek enfes dondurma yapılabilecekler arasında. Yada yeşil ve mavinin buluştuğu bu yerde yüzünüzü denize dönüp 10 dakika oturarak içinizi dinlediğiniz an her şeye değer.

Santa margherita’dan Portofino’ya uzanan 5 km lik yolu; ister karadan otobüs,taxi ile ister denizden motorlarla yada bu doğa güzelliğinin her anını içime almalıyım diyip yürüyerek katedebilirsiniz.

Kuzeybatı iİtalya’da Ligurya Bölgesinde yer alan Portofino’nun şehre giriş tabelasını görmek bile beni heyecanlandırmaya yetti. Kim bilir gençlik yıllarımda kaç yüz defa dinledim ve dinlerken hayaller kurdum bu şarkı ile.

Tepeden şehre doğru idiğinizde küçücük bir meydan karşılar önce . Sonra yeşil ahşap panjurlar çeker dikkatinizi. Sokak araları, parke yolları çekiverir içine ve 150 adımda bulursunuz kendinizi o canım koyda.

Bakmayın siz buraya ‘’ufak bir balıkcı’’ köyü dendiğine, koyda ki lüks yatlar aklınızı alıverir bir anda.

Eskiden pek çokmuş burada yunuslar. Gerek bu sebeple gerekse yunusa benzemesi sebebiyle ‘’ Yunus Limanı’’ adını almış Roma döneminde.

Burada ne yapmalı, nereler görülmeli gibi suallerle yormayın beyninizi. Orada olmanın tadını çıkartın çünkü o kadar küçük ki hiç bir şeyi atlamanıza imkan yok.

Romalı filozof Pliny’ye göre şehir Romalılar tarafından kurulmuş. Cenevizliler’in eline 12.yüzyılda geçmiş ve yapılan deniz feneri ile denizcilerin uğrak noktası olmuş.

Fener’e doğru giden tabelaları takip ederek her anını dilime doladığım şarkı ile taçlandırdığım yolda; ağaç ve sarmaşıklardan fırsat bulabildikce koyun değişik açılardan fotoğrafını çekmeye çalıştım. İçimde ki aşkla gözümle her çiçeği öpüp, her yaprağı okşadım.

Fener; muhteşem bir panoramik manzaraya ev sahipliği yapıyor. İşte burada kollarınızı açıp kucaklamak istiyorsunuz sonsuzluğu.

Castello Brown Kalesi ve San Giorgio Kilisesi görülesi diğer yerlerden.

Aşağıya koya tekrar indiğinizde mağazalara bir göz gezdirebilir yada Splendido Hotel’e çıkıp koya yukardan bakarken bir şeyler yudumlayabilirsiniz.

Balık restaurantlarından birine mutlaka oturun ve burayı, güzel balıklı menuleri ve yeşil çorbaları ile ölümsüzleştirin.

Yazımın başında seyahatin adını romantizm koymuştum. Burası romantizmi yaşamak için muma, beyninizin içinde çalıp duran müzik dışında ilave müziğe yada romantizimden anladığınız her ne ise ona ihtiyaç duymayacağınız bir yer.





Yapılacak bir evlilik teklifi yada kutlanması gereken bir döneminiz varsa iste size ‘’SON LİMAN’’ ‘’PORTOFİNO’’.